Fluent Fiction - Turkish

By: FluentFiction.org
  • Summary

  • Are you ready to supercharge your Turkish listening comprehension? Our podcast, Fluent Fiction - Turkish, is the perfect tool for you.

    Studies show that the key to mastering a second language is through repetition and active processing. That's why each episode of our podcast features a story in Turkish, followed by a sentence-by-sentence retelling that alternates between Turkish and English.

    This approach not only allows you to fully understand and absorb the vocabulary and grammar but also provides bilingual support to aid your listening comprehension.

    But we don't stop there. Research in sociolinguistics highlights the importance of culture in language learning, which is why we provide a list of vocabulary words and a transcript of the audio to help you understand the cultural context of the story. And for your convenience, we also include a transcript of the audio to help you refer back to any parts you may have struggled with.

    Our podcast is not just for language learners; it's also for travelers or people who want to connect with their roots. Are you planning a trip to Istanbul, Cappadocia, or the Aegean Coast? Maybe you want to speak Turkish with your Turkish-speaking friends or family members? Our podcast will give you the cultural and linguistic background to fully immerse in the regions of Turkey.

    Fluent Fiction - Turkish is based on the latest research in linguistics, sociolinguistics, psychology, cognitive science, neuroscience, and education to provide the most effective method for mastering Turkish listening comprehension. Don't miss this opportunity; give our podcast a try and see the results for yourself.

    Günlük Türkçe anlatımları ile Türkçe dinleme anlama becerinizi artırmak için Fluent Fiction - Turkish podcast'imizi deneyin!
    Verbari LLC
    Show more Show less
activate_Holiday_promo_in_buybox_DT_T2
Episodes
  • Unveiling Cappadocia's Enigmatic Secrets: A Journey in Ruins
    Nov 7 2024
    Fluent Fiction - Turkish: Unveiling Cappadocia's Enigmatic Secrets: A Journey in Ruins Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:fluentfiction.com/tr/episode/2024-11-07-23-34-02-tr Story Transcript:Tr: Cappadocia'nın büyülü topraklarında, rengarenk sonbahar yaprakları dans ederken, tarihi bir yolculuk başlamak üzereydi.En: In the magical lands of Cappadocia, as the colorful autumn leaves danced, a historical journey was about to begin.Tr: Emre heyecanla arabasına binip motoru çalıştırdı.En: Emre eagerly got into his car and started the engine.Tr: Yanında, biraz temkinli ama en az onun kadar meraklı arkadaşları Seda ve Mert oturuyordu.En: Next to him sat his friends Seda and Mert, who were a bit cautious but just as curious.Tr: Emre, tarihi ve macerayı iki gözü gibi severdi.En: Emre loved history and adventure like his own eyes.Tr: Bugün keşfetmek için sabırsızlanıyordu.En: He was impatient to explore today.Tr: "Haydi, çabuk! Güneş batmadan önce en az üç harabe görmeliyiz!" dedi Emre coşkuyla.En: "Come on, quick! We must see at least three ruins before the sun sets!" said Emre enthusiastically.Tr: Seda biraz şüpheli bir bakış attı ona.En: Seda gave him a slightly skeptical look.Tr: "Emre, planlı bir şeyler yapmıyor muyduk? Bu rota biraz hazırlıksız gibi hissediyorum."En: "Emre, weren’t we doing something planned? This route feels a bit unprepared to me."Tr: Mert gülümsedi ve araya girdi: "Endişelenme Seda, bir şey olursa yanındayız.En: Mert smiled and interjected: "Don’t worry Seda, if anything happens, we're here with you.Tr: Hem Emre'nin enerjisi hepimize yeter."En: Besides, Emre’s energy is enough for all of us."Tr: Yolculuk, Kapadokya'nın taş yollarında ilerlerken bir serüvene dönüştü.En: As the journey progressed along the stone roads of Cappadocia, it turned into an adventure.Tr: Kapıdaki ilk durak, peri bacalarının arasında saklanan eski bir harabeydi.En: The first stop at the gate was an old ruin hidden among the fairy chimneys.Tr: Rüzgar, taşların arasında hafif bir uğultu ile esiyordu.En: The wind was blowing with a slight hum among the stones.Tr: Emre'nin gözleri parladı.En: Emre’s eyes sparkled.Tr: "Burada gizli bir geçidin olduğunu okumuştum," dedi hevesle.En: "I read that there’s a hidden passage here," he said eagerly.Tr: Seda ve Mert onun ardından yürümeye karar verdiler, fakat bulutlar hızla bir araya toplanıyordu, yağmur çiselemeye başlamıştı.En: Seda and Mert decided to follow him, but the clouds were gathering quickly, and it had started to drizzle.Tr: "Biraz daha düşünceli olsak iyi olur," dedi Seda.En: "It would be good if we were a bit more thoughtful," said Seda.Tr: "Hava kötüleşiyor gibi görünüyor."En: "The weather seems to be getting worse."Tr: Emre tereddüt etmeden, "Biraz daha ilerleyelim, belki ilginç bir şey buluruz," dedi.En: Without hesitation, Emre said, "Let’s go a bit further, maybe we’ll find something interesting."Tr: Diğer yandan, Mert'in aklı güvenlikteydi.En: On the other hand, Mert’s mind was on safety.Tr: Dostlarının arasında bir denge bulmalıydı.En: He needed to find a balance among his friends.Tr: "Tamam, ama ne çok uzaklaşalım ne de geç kalalım," diye önerdi.En: "Alright, but let’s not go too far or get back too late," he suggested.Tr: Emre kabul etti, fakat efsaneleri dinler gibiydi; her köşede bir hikaye saklıydı.En: Emre agreed, but he was listening to legends; every corner hid a story.Tr: Sonunda, o heyecan verici an geldi.En: Finally, that exciting moment came.Tr: Taş duvarlardan oluşan gizli bir oda buldular.En: They found a hidden room made of stone walls.Tr: İçeride, garip işaretlerle dolu bir taş vardı.En: Inside, there was a stone full of strange symbols.Tr: Bu buluş, Emre'nin tüm heyecanını haklı çıkarmıştı.En: This discovery justified all of Emre’s excitement.Tr: Seda bile etkilendi ve Mert, sonunda bir çözüm bulmuş olmanın rahatlığı ile gülümsedi.En: Even Seda was impressed, and Mert smiled with the relief of having found a solution in the end.Tr: Eve dönüş yolculuğunda, yağmur durdu.En: On the journey back home, the rain stopped.Tr: Emre, sabrın ve takım çalışmasının ne kadar önemli olduğunu öğrenmişti.En: Emre had learned how important patience and teamwork were.Tr: Seda, tarihin düşündüğünden daha büyüleyici olduğunu fark etti.En: Seda realized that history was more enchanting than she had thought.Tr: Mert ise arkadaşlarının yüzlerindeki memnuniyeti görmekten mutluydu.En: As for Mert, he was happy to see the satisfaction on his friends' faces.Tr: Bu macera, onların arkadaşlığını daha da güçlendirmişti ve belki de yeni keşiflerin sadece başlangıcıydı.En: This adventure had strengthened their friendship even more and perhaps was just the beginning of new discoveries. Vocabulary Words:magical: büyülühistorical: ...
    Show more Show less
    15 mins
  • Love and Survival in the Frozen Wilderness
    Nov 6 2024
    Fluent Fiction - Turkish: Love and Survival in the Frozen Wilderness Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:fluentfiction.com/tr/episode/2024-11-06-23-34-02-tr Story Transcript:Tr: Buz gibi bir rüzgar tundra boyunca esiyordu.En: A wind as cold as ice was blowing across the tundra.Tr: Emir, gözlerini kısarak uzaklara baktı.En: Emir squinted as he looked into the distance.Tr: Sonsuz gibi görünen karla kaplı bir manzara...En: A snow-covered landscape that seemed endless...Tr: O, Arctic tundrasında değişiklikleri araştırıyordu.En: He was researching changes in the Arctic tundra.Tr: Emir, iklim değişikliğinin etkilerini incelemek için bu zorlu coğrafyaya gelmişti.En: Emir had come to this challenging landscape to study the effects of climate change.Tr: İncelemek zorunda olduğu zorlu ve donmuş yer.En: A difficult and frozen place he had to examine.Tr: Bir gün, Emir, fotoğraf makinesiyle çevreyi inceleyen birini gördü.En: One day, Emir saw someone surveying the environment with a camera.Tr: Selin... Yalnız kurt anı bir şeyler arıyordu.En: Selin... The lone wolf was searching for something.Tr: Emir, başta yaklaşmakta tereddüt etti; ama sonra adımlarını ona doğru yöneltti.En: Emir hesitated to approach at first, but then he directed his steps toward her.Tr: "Merhaba," dedi samimi bir sesle.En: "Hello," he said in a friendly voice.Tr: Selin, güler yüzle karşılık verdi.En: Selin responded with a smile.Tr: "Merhaba, ben Selin. Yaban hayatını fotoğraflıyorum."En: "Hello, I'm Selin. I'm photographing wildlife."Tr: Selin, nadir bir kuş türünü çekmenin peşindeydi.En: Selin was chasing the opportunity to capture a rare bird species.Tr: Fotoğraflar, insanları Arctic'in kırılgan ekosistemleri hakkında bilinçlendirecekti.En: The photos would raise awareness about the fragile ecosystems of the Arctic.Tr: Emir, onun bu hedefine ulaşmasına yardımcı olmaya karar verdi.En: Emir decided to help her achieve this goal.Tr: Ortak bir tutkuları vardı, ama yolları farklıydı.En: They had a shared passion, but their paths were different.Tr: Günler geçti.En: Days passed.Tr: Emir, Selin'e nadir kuşu bulabileceği yerleri gösterdi.En: Emir showed Selin where she could find the rare bird.Tr: Karşılığında Selin, Emir'in veri toplamasına yardım etti.En: In return, Selin helped Emir collect data.Tr: Her ikisi de birbirinin projelerine katkıda bulunuyordu.En: Both were contributing to each other's projects.Tr: Ancak, tundranın zorlu koşulları işlerini daha da zorlaştırıyordu.En: However, the harsh conditions of the tundra made their work even more challenging.Tr: Puslu gökyüzünde bir fırtına yaklaşıyordu.En: In the hazy sky, a storm was approaching.Tr: Fırtına aniden patladı.En: The storm broke out suddenly.Tr: Şiddetli rüzgarlar ve kar fırtınası göz açtırmıyordu.En: Fierce winds and a snowstorm made it impossible to see.Tr: Emir ve Selin, sığınacak bir yer aradı.En: Emir and Selin sought a place to take shelter.Tr: Bir mağara buldular. Saatlerce süren fırtınada donmuş bir halde orada beklediler.En: They found a cave and waited there, frozen, for hours as the storm raged on.Tr: Birbirlerine yaslandılar, güç aldılar.En: They leaned on each other, drawing strength.Tr: "Birlikte daha güçlüyüz," dedi Selin, içten bir sesle.En: "Together, we are stronger," Selin said in a sincere voice.Tr: Fırtına dindiğinde, yeni bir gün ortaya çıktığında, ikisi de değişmişti.En: When the storm subsided and a new day emerged, both had changed.Tr: Selin, Emir’in tavsiyeleriyle nadir kuş türünü yakalamayı başardı.En: Selin managed to capture the rare bird species with Emir’s guidance.Tr: Emir ise Selin’den öğrendiği sabır ve azimle daha fazla veri toplamayı başardı.En: Emir, on the other hand, succeeded in collecting more data with the patience and determination he learned from Selin.Tr: Artık sadece iş arkadaşları değil, iki dost, iki sevgiliydiler.En: They were no longer just colleagues; they were two friends, two lovers.Tr: Beraberce önyargıların ve soğuğun üstesinden geldiler.En: Together, they overcame prejudices and the cold.Tr: Kendilerinden başka birini düşünmeyi öğrendiler.En: They learned to consider someone other than themselves.Tr: İşbirliği sayesinde, ikisinin de hedefleri daha anlamlı hale geldi.En: Thanks to their collaboration, their goals became more meaningful.Tr: Arctic tundrası, bu iki ruh için yeni bir başlangıç noktası olmuştu.En: The Arctic tundra had become a new starting point for these two souls.Tr: Ve gerçek keşif, belki de en beklenmedik olanıydı: birbirlerinin kalbini keşfetmek.En: And the real discovery, perhaps the most unexpected one, was discovering each other's hearts. Vocabulary Words:squinted: gözlerini kısaraklandscape: manzararesearching: araştırıyordueffects: etkilerinichallenging: zorluhesitated: tereddüt ...
    Show more Show less
    15 mins
  • Mystery at Cappadocia: Historian's Redemption
    Nov 5 2024
    Fluent Fiction - Turkish: Mystery at Cappadocia: Historian's Redemption Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:fluentfiction.com/tr/episode/2024-11-05-23-34-03-tr Story Transcript:Tr: Cappadocia'nın serin ve esrarengiz bir akşamında, peribacalarının arasında bir festival düzenleniyordu.En: On a cool and enigmatic evening in Cappadocia, a festival was being held among the fairy chimneys.Tr: Hava hafifçe soğumuş, yapraklar sararmıştı.En: The weather had gotten slightly colder, and the leaves had turned yellow.Tr: Türk Cumhuriyeti'nin kuruluşu onuruna yapılan bu özel festival, her yıl büyük bir coşkuyla kutlanıyordu.En: This special festival, organized in honor of the founding of the Turkish Republic, was celebrated with great enthusiasm every year.Tr: Bugün, bu coşkunun ortasında beklenmedik bir olay yaşandı.En: Today, amid this excitement, an unexpected event occurred.Tr: Bir mağarada, tarih boyunca saklanan değerli bir eser kaybolmuştu.En: A valuable artifact, hidden throughout history, had disappeared in a cave.Tr: Bu mağara, geçmişin izlerini saklayan bir buluşma noktasıydı.En: This cave was a meeting point preserving traces of the past.Tr: Emir, kentin tanınmış tarihçisi olarak, bu kayboluş haberini duyunca derin bir endişe hissetti.En: Emir, known as the city's renowned historian, felt deep concern upon hearing the news of this loss.Tr: Geçmişi, eserlere olan ilgisi yüzünden karanlıktı.En: His past was shadowed by his interest in artifacts.Tr: Şimdi dürüst bir hayat sürmek istiyordu ama bu kayıp, onun için hem bir tehlike hem de bir fırsattı.En: Now he wanted to lead an honest life, but this loss posed both a danger and an opportunity for him.Tr: Leyla, genç ve idealist bir arkeologdu. Emir’e güveni hiç tam olmamıştı.En: Leyla, a young and idealistic archaeologist, never fully trusted Emir.Tr: Emir’in geçmişteki durumu hakkında şüpheleri vardı.En: She had her doubts about Emir's past situation.Tr: Ama yine de gerçeği bulmaktan vazgeçmedi.En: Yet she didn't give up on finding the truth.Tr: Kerem ise festivalin güler yüzlü organizatörüydü.En: Kerem, on the other hand, was the cheerful organizer of the festival.Tr: Festivalin mükemmel geçmesi için çalışıyordu.En: He was working hard to ensure the festival went perfectly.Tr: Herkesin eğlendiği bir etkinliği kötü bir haberle gölgelemek istemiyordu.En: He didn't want to overshadow an event where everyone was having fun with bad news.Tr: Eser kaybolunca, Emir hemen harekete geçti.En: When the artifact disappeared, Emir immediately took action.Tr: Gizlice araştırmaya başlamak zorunda kaldı.En: He had to start investigating secretly.Tr: Leyla'nın bu durumu fark etmesi uzun sürmedi.En: It didn't take long for Leyla to notice this situation.Tr: Emir’i takip etti ve onunla yüzleşmeye karar verdi.En: She followed Emir and decided to confront him.Tr: Mağarada, loş ışıklar arasında hava huzursuzdu.En: In the cave, the air was tense among the dim lights.Tr: Yer yer çakıl taşları, yer yer geçmişin izleri vardı.En: There were pebbles in some places, and traces of the past in others.Tr: Emir mağaranın içindeki dalındaki bir nişanın arkasına baktı.En: Emir looked behind a niche on one of the branches inside the cave.Tr: Tüm zamanların ihtişamını yansıtan, ancak yok olduğunda karmaşık bir durumun anahtarı olan Eski Türk motifli değerli bir kaseyi bulmuştu.En: He had found an Old Turkish motif-decorated valuable bowl that reflected the magnificence of all times but was the key to a complicated situation if it was gone.Tr: Tam o sırada Leyla içeri girdi.En: Just then, Leyla walked in.Tr: Gözleriyle Emir’e meydan okudu.En: She challenged Emir with her eyes.Tr: "Neden burada olduğunu biliyorum," dedi.En: "I know why you're here," she said.Tr: Kerem de mağaraya girdi. Durumu anlamaya çalışıyordu.En: Kerem also entered the cave, trying to understand the situation.Tr: Emir, geçmişiyle yüzleşmeye karar verdi.En: Emir decided to confront his past.Tr: "Leyla, ben... ben geçmişte hatalar yaptım. Ama artık değiştim. Bu esere zarar gelmemesi için çalışıyorum," dedi.En: "Leyla, I... I've made mistakes in the past. But I've changed now. I'm working to ensure no harm comes to this artifact," he said.Tr: Leyla'nın gözlerindeki sertliği gördü ama samimiyetini de fark etti.En: He saw the hardness in Leyla's eyes but also noticed her sincerity.Tr: Leyla, Emir’i daha iyi anlamıştı.En: Leyla understood Emir better now.Tr: Onun yanında durdu.En: She stood beside him.Tr: "Tamam," diye yumuşak bir sesle yanıt verdi.En: "Okay," she replied in a soft voice.Tr: "O zaman eseri birlikte geri koymalıyız. Kerem, festival en iyi şekilde devam etmeli."En: "Then we must return the artifact together. Kerem, the festival must go on as if everything is fine."Tr: Kerem, başını salladı.En: Kerem nodded.Tr...
    Show more Show less
    19 mins

What listeners say about Fluent Fiction - Turkish

Average customer ratings

Reviews - Please select the tabs below to change the source of reviews.