• İmroz’dan Antakya’ya 1964 (Şule Can & Yorgos Katsanos)
    Nov 15 2024
    Şule Can ve Yorgos Katsanos, İstanbul’un ötesine bakarak 1964 Rum Sürgünü’nün eğitim, toprak ve mülkiyet politikaları üzerindeki etkilerini, İmroz ve Antakya’daki Rumlara yönelik kurumsal ayrımcılığın farklı görünürlük biçimlerini ele alıyor.

    Şule Can, Samandağ’da doğdu. Lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi ve Almanya Köln Üniversitesi’nde tamamladı. Yüksek lisans derecesini Bilgi Üniversitesi Kültürel İncelemeler Bölümü’nden, doktorasını ise Binghamton Üniversitesi (ABD-New York) Kültürel Antropoloji Bölümü’nden aldı. 2019 yılında Waterloo Üniversitesi (Kanada) Antropoloji Bölümü’nde doktora sonrası saha araştırmacısı olarak çalıştı. Çalışma alanları arasında Antakya sözlü tarihi, sınır antropolojisi, mülteciler, göç politikaları, etnisite ve din konuları yer almakta olup, bu alanlarda çeşitli makaleler ve kitap bölümleri yayımlamıştır.

    Yorgos Katsanos, Demokritus Üniversitesi Karadeniz Dili, Kültürü ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun olduktan sonra Leiden Üniversitesi Türk Çalışmaları Bölümü’nde yüksek lisansını tamamladı. Atina Üniversitesi’nde modern tarih alanında “Yunan Vatandaşlarının İstanbul’dan Sınır Dışı Edilmeleri (1964-1965)” başlıklı teziyle doktora çalışmalarını sürdürmektedir. 2018-2019 yıllarında Kadir Has Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulu’nda Misafir Öğretim Görevlisi olarak Yunanca dersleri vermiştir. Her iki disiplinde de çeşitli yayınları bulunmaktadır. 2017’den beri istos yayın ekibinde yer almaktadır
    Show more Show less
    25 mins
  • 1964’te Ne Oldu? (İlay Romain Örs & Emre Can Dağlıoğlu)
    Nov 8 2024
    İlay Romain Örs ve Emre Can Dağlıoğlu, Türkiye’de yaşayan binlerce Rum’un zorla göç ettirildiği sürgün kararını, dönemin politik atmosferini ve sürgünün Rum toplumu üzerindeki etkilerini konuşuyor.

    İstanbul doğumlu İlay Romain Örs, Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji ve Siyaset Bilimi Bölümleri’nden mezun olduktan sonra doktora eğitimini Sosyal Antropoloji alanında Harvard Üniversitesi’nde tamamlamıştır. Atina’da yaşayan İstanbullu Rumlar üzerine yoğunlaşan alan araştırması 2018’de Palgrave Macmillan tarafından Diaspora of the City: stories of cosmopolitanism from Istanbul and Athens adı altında yayımlanmıştır. Halen Atina’da araştırmalarını sürdürmekte, Türk-Yunan ilişkileri, Rumlar, azınlıklar, göçmenler, toplumsal hareketler, çokkültürlülük ve kent kimliği konularında yazmaya devam etmektedir.

    Emre Can Dağlıoğlu, Stanford Üniversitesi Tarih Bölümü’nde doktora öğrencisi. İstanbul Bilgi Üniversitesi Kültürel Çalışmalar Bölümü ve Clark Üniversitesi Holokost ve Soykırım Çalışmaları Bölümü’nde lisansüstü çalışmaları yapan Dağlıoğlu, geç dönem Osmanlı ve Türkiye tarihinde egemen olmayan gruplar üzerinde çeşitli yayınlar yaptı. Halihazırda, geç dönem Osmanlı İmparatorluğu’nda global kapitalistleşmenin finansal ağlar, sosyopolitik ilişkiler ve çevresel dönüşüm üzerindeki etkileri üzerine çalışıyor.

    Show more Show less
    44 mins
  • Adalet
    Dec 21 2022
    İktidarın yaratmaya çalıştığı, o bizi kriminalize etmeye çalışırken, Kürt kadınları sadece ne konuşur, işte sadece barış konuşur, kayyum karşıtlığı konuşur… Hayır. Yani bunları konuşuyoruz elbette. Biz devlet kaynaklı, yani polis, asker kamu görevlilerinin kadınlara karşı cinsel şiddeti ya da işte diğer şiddet türlerini üretmesine dair birtakım işler yapıyoruz ama aynı zamanda bütün yasal değişikliklerle ilgili, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeyle ilgili, nafaka hakkımızla ilgili ya da TCK 103 ile ilgili yapılan bütün değişikliklere, yasal değişikliklere dair de söyleyecek sözümüz var, bunlar bizi de etkiliyor. Dolayısıyla o ayrışmayı yapmaya çalışan iktidarın karşısında biz o bütünlüklü mücadeleyi de sağlamayı başardık.”

    Sessiz Kalma’nın bu bölümünde kadın hakları savunucusu Adalet Kaya’nın hikâyesini dinliyoruz. Adalet Kaya, kadın hakları savunucusu, Rosa Kadın Derneği Başkanı. 22 Kasım 2016 tarihinde yayımlanan KHK ile Mardin Büyükşehir Belediyesi’ndeki görevinden ihraç edildi. Bir grup kadınla birlikte 2018 yılında Diyarbakır’da Rosa Kadın Derneği’ni kurdu. Derneğin yönetici ve üyelerine yönelik ilk operasyon 17 Mayıs 2020 tarihinde düzenlendi. 5 gün sonra tutuklandı, cezaevi şartlarının daha da kötüleştiği pandemi döneminde üç ay cezaevinde kaldı. Kaya, 2020 yılından bu yana tam üç kez evine sabaha karşı yapılan baskınlarla gözaltına alındı. Kaya hakkında dernek faaliyetleri gerekçe gösterilerek “terör örgütü üyesi olmak” iddiasıyla hazırlanan dört iddianame, Diyarbakır 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde birleştirildi, tek bir dava olarak devam ediyor. Adalet Kaya, kadın hakları için mücadelesini sürdürüyor.

    Bu podcast serisi Hafıza Merkezi tarafından Hollanda Helsinki Komitesi desteğiyle Postane Stüdyo’da üretilmiştir.

    Konsept, kurgu ve seslendirme: Ceren Yartan
    Söyleşi: Banu Tuna
    Proje koordinatörü: Kerem Çiftçioğlu
    Asistan: Ece Koçak
    Kayıt ve ses düzenleme: Onur Temel
    Grafik tasarım: Ayşe Ezgi Yıldız
    Show more Show less
    36 mins
  • Fidan
    Nov 23 2022
    “Boşanmak istediği için öldürülen, kıskançlık bahanesiyle öldürülen, tayt giydiği için öldürülen, rüyasında başka şekilde gördüğü için öldürülen, aldattığını düşündüğü için öldürülen, yani türlü türlü bahanelerle kadınlar öldürülüyor bu topraklarda. Ve daha eşit, özgür yaşamak istedikleri için. Ne yapmış kadınlar? Kendi hayatıyla ilgili karar almış. Sessiz kalmamış. Bu yüzden öldürülüyor kadınlar. Fakat burada şu cesareti görmemiz lazım hepimizin, eğer kadınlar ölmesin istiyorsak, öldürülmesin istiyorsak; örneğin o kadınlar her gün bu haberleri görmesine rağmen boşanma kararından vazgeçmiyorsa, çalışma kararından vazgeçmiyorsa, kendi bağımsız hayatını kurma kararından vazgeçmiyorsa, o evliliğinden ayrı kendine ayrı bir hayat kurma kararından vazgeçmiyorsa, bundan büyük bir cesaret yok.”

    Sessiz Kalma’nın bu bölümünde kadın hakları savunucusu Fidan Ataselim’in hikâyesini dinliyoruz. Fidan Ataselim, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu kurucularından, Kadın Meclisleri Genel Sekreteri, hak savunucusu… Kadın cinayetlerinin önlenmesi, sebep olan ihmallerin gündeme taşınması, kadınların ve LGBTİQ+’ların özgür ve eşit yaşam koşullarına sahip olması, 6284 sayılı yasa gibi koruyucu, önleyici yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesi için çalışıyor. Platform üyeleriyle beraber bugüne kadar hakkında birçok dava açıldı; 30 Kasım 2019’da Kadıköy’de gerçekleştirilen Las Tesis eylemi bunlardan biriydi. Ayrıca Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği’ne karşı açılan kapatma davası gündemde. Ataselim, platform üyeleriyle birlikte bütün bu yıldırma çabaları karşısında kadınların yaşam hakkını savunmaya devam ediyor.

    Bu podcast serisi Hafıza Merkezi tarafından Hollanda Helsinki Komitesi desteğiyle Postane Stüdyo’da üretilmiştir.

    Konsept, kurgu ve seslendirme: Ceren Yartan
    Söyleşi: Banu Tuna
    Proje koordinatörü: Kerem Çiftçioğlu
    Asistan: Ece Koçak
    Kayıt ve ses düzenleme: Onur Temel
    Grafik tasarım: Ayşe Ezgi Yıldız
    Show more Show less
    16 mins
  • Melike
    Nov 9 2022
    “Yeni aktivistler ve bir sonraki nesildeki insanlar için daha güvenli bir ortam yaratabilmek için mücadeleye devam ediyorum. Çünkü ben ne kadar mücadele edersem, ben ne kadar sesimi çıkarırsam, ben ne kadar onlar için alan açarsam onlar da o kadar daha rahat edecekler ve daha rahat ettiklerinde onlar da daha fazla özgürlük alanı açacaklar.”

    Sessiz Kalma’nın bu bölümünde aktivist Melike Balkan’ın hikâyesini dinliyoruz. Melike Balkan, LGBTİ+ aktivisti, ÜniKuir Derneği’nin Genel Koordinatörü. ODTÜ’de öğrenciyken parçası olduğu ODTÜ LGBTİ Dayanışması’nın 10 Mayıs 2019’da düzenlediği ODTÜ Onur Yürüyüşü’ne yönelik polis müdahalesi sırasında gözaltına alındı. Gözaltına alınan 18 öğrenci ve bir akademisyenle birlikte haklarında “kanuna aykırı gösteri yürüyüşüne katılarak ihtara ve zor kullanmaya rağmen dağılmamakta direnme” iddiasıyla dava açıldı. Sonraki dönemde de birlikte yargılandığı ÜniKuir Derneği kurucusu Özgür Gür ile birlikte çeşitli soruşturmalara ve ev baskınlarına maruz kaldı. ODTÜ Onur Yürüyüşü Davası’ndan beraat eden Melike Balkan, LGBTİ+ hakları için mücadele etmeye devam ediyor.

    Bu podcast serisi Hafıza Merkezi tarafından Hollanda Helsinki Komitesi desteğiyle Postane Stüdyo’da üretilmiştir.

    Konsept, kurgu ve seslendirme: Ceren Yartan
    Söyleşi: Banu Tuna
    Proje koordinatörü: Kerem Çiftçioğlu
    Asistan: Ece Koçak
    Kayıt ve ses düzenleme: Onur Temel
    Grafik tasarım: Ayşe Ezgi Yıldız
    Show more Show less
    33 mins
  • Erol
    Oct 26 2022
    “Türkiye’de biraz şey gibiyiz, hastanelerdeki acil servisler gibiyiz; doktorumuz yok deme lüksümüz yok. Akşamında bir gazeteci havalimanından gözaltına alınıyorsa veyahut hafta sonu bir toplumsal eylemde meslektaşlarımız darp ediliyor, gözaltına alınıyorsa oracıkta müdahale etmek şeyiniz var.”

    Sessiz Kalma’nın bu bölümünde gazeteci Erol Önderoğlu’nun hikâyesini dinliyoruz. Erol Önderoğlu, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye temsilcisi, diğer bir deyişle “gazetecilerin gazetecisi.” Özgür Gündem gazetesi ile dayanışma amacıyla başlatılan Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği kampanyasına katıldığı için 2016 yılında tutuklandı ve sonrasında yargılandı. 2019 yılında beraatle sonuçlanan dava, istinaf mahkemesinin beraat kararını bozmasının ardından İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde tekrar görülmeye başladı. Önderoğlu’nun “terör örgütü propagandası yapmak,” “suç işlemeye alenen tahrik etme,” “suçu ve suçluyu övme” suçlamalarıyla yargılandığı davanın son duruşmasında 2018’de AKP’den milletvekili aday adayı olduğu ortaya çıkan bir hâkimin heyette olduğu gerekçesiyle avukatlar reddi hâkim talebinde bulundu. Önderoğlu, medya ve ifade özgürlüğü savunuculuğuna devam ediyor.

    Bu podcast serisi Hafıza Merkezi tarafından Hollanda Helsinki Komitesi desteğiyle Postane Stüdyo’da üretilmiştir.

    Konsept, kurgu ve seslendirme: Ceren Yartan
    Söyleşi: Banu Tuna
    Proje koordinatörü: Kerem Çiftçioğlu
    Asistan: Ece Koçak
    Kayıt ve ses düzenleme: Onur Temel
    Grafik tasarım: Ayşe Ezgi Yıldız
    Show more Show less
    35 mins
  • Neşe
    Oct 12 2022
    “Sadece ben değil, benle asla bir şey olmaz. Ben diye bir şey yok; bir bütün olarak mücadele ettiğimiz için, Artvin halkı olarak, biz olarak mücadele ettiğimiz için bir şeyleri başardık. Kimse ön planda değil yani. Öyle bir şey yok yani. Bir dernek olmak zorunda işte, onun da bir başkanı, sekreteri, bir bilmemnesi formalitesi olmak zorunda ama diğer insanlar da aynı hakka sahip. Yani aynı söz hakkına sahip zaten büyük kurul dediğimiz. Yani bütün siyasileri, STK’ları bir araya getirip, toplanıp, ortak karar verip uyguladık hep.”

    Sessiz Kalma’nın bu bölümünde yaşam alanı savunucusu Neşe Karahan’ın hikâyesini dinliyoruz. Neşe Karahan, Temmuz 1995’te Cerattepe’de altın ve bakır madeni tehdidine karşı kurulan Yeşil Artvin Derneği’nin Başkanı. Bugüne kadar madene karşı yürüttükleri mücadele sebebiyle Karahan’ın da aralarında olduğu dernek üyelerine ve mücadeleyi destekleyen Artvin halkına karşı birçok dava açıldı. Bölgeyi maden faaliyetinden korumak adına 245 gün boyunca tuttukları nöbet Şubat 2016’da yoğun polis müdahalesiyle karşılaştı. Bu süreç sonrası, “kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama” gibi suçlamalarla 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet ettikleri iddiasıyla çeşitli davalarda yargılandılar.

    Bu podcast serisi Hafıza Merkezi tarafından Hollanda Helsinki Komitesi desteğiyle Postane Stüdyo’da üretilmiştir.

    Konsept, kurgu ve seslendirme: Ceren Yartan
    Söyleşi: Banu Tuna
    Proje koordinatörü: Kerem Çiftçioğlu
    Asistan: Ece Koçak
    Kayıt ve ses düzenleme: Onur Temel
    Grafik tasarım: Ayşe Ezgi Yıldız
    Show more Show less
    30 mins
  • Bülent
    Sep 28 2022
    “Halk sağlığı çalışmasını kamuoyuna açıklamak zaten bir bilim insanı için etik bir zorunluluk. Yani aksi bir sorundur. O mesela benim hiç aklıma gelmedi: Yargılanır mıyım? Öyle mi olur? Böyle mi olur?”

    Sessiz Kalma’nın bu bölümünde gıda mühendisi Bülent Şık’ın hikâyesini dinliyoruz. Bülent Şık, gıda mühendisi, akademisyen, çevre ve insan hakları aktivisti. Sağlık Bakanlığı’nın Türkiye’nin batısında artan kanser vakaları ile toprak, hava ve su kirliliği arasındaki olası bağı araştıran raporunu kamuoyuna açıkladığı için yargılandı. Raporu hazırlayan birçok araştırmacıdan biri de Şık’tı. “Göreve ilişkin bilgilerin açıklanması” suçlamasından 1 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırıldı, istinaf mahkemesinin cezası bozmasıyla birlikte beraat etti. Bu kararı Yargıtay’a taşıyan savcılık, Şık’ın göreve ilişkin sırrı açıklayarak suç işlediğini ve cezalandırılması gerektiğini iddia ediyor.

    Bu podcast serisi Hafıza Merkezi tarafından Hollanda Helsinki Komitesi desteğiyle Postane Stüdyo’da üretilmiştir.

    Konsept, kurgu ve seslendirme: Ceren Yartan
    Söyleşi: Banu Tuna
    Proje koordinatörü: Kerem Çiftçioğlu
    Asistan: Mine Çetin
    Kayıt ve ses düzenleme: Onur Temel
    Grafik tasarım: Ayşe Ezgi Yıldız
    Show more Show less
    29 mins